Feyza Akınerdem anlattı: CHP’nin program çalışmalarının ayrıntıları

26.08.2025 medyascope.tv

26 Ağustos 2025’te medyascope.tv'de yaptığımız söyleşiyi yayına Gülden Özdemir hazırladı

Ruşen Çakır: "CHP mitingler dışında ne yapabilir?" sorusunu bir uzmanla konuşacağız. Feyza Akınerdem bağlantı hâlinde, Zoom'dan karşımızda olacak. Araştırmacı, sosyolog diyoruz değil mi Feyza?
Feyza Akınerdem: Evet, doğru.

Ruşen Çakır: Şimdi, malum soru "CHP hep miting mi yapacak?" sorusu. CHP miting yapmayacak, demin arkadaşımız da anlattı, bir program çalışması içerisinde. Senin bu çalışmadan haberin olduğunu biliyorum. Benden daha fazla bilgi sahibi olduğunu en azından biliyorum. Nasıl bir çalışma yürüyor? Çünkü CHP denince insanların aklına bir yığın şey geliyor, bürokrasi geliyor, şu geliyor, bu geliyor. Ama şu anda 19 Mart sonrası CHP çok bilmediğimiz, alışmadığımız türde bir partiye dönüştü. ‘‘Buna denk bir program çalışması yürütülüyor’’ diyebilir misin?
Feyza Akınerdem: Teşekkürler. Bu bence önemli bir konu. Gerçekten CHP'nin nasıl bir parti olduğunu izliyoruz biz şu anda dışarıda. Bizim için değişen belki bunun biraz daha şeffaflaşması. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi her zaman bir kongreler, kurultaylar, seçim sandık demokrasisinin parti içerisinde oldukça güçlü olduğu, parti bürokrasisinin çok önemli olduğu bir parti. Ki bunu gözlemlemek, benim için açıkçası bir siyasi kurumu bu kadar yakından gözlemlemek geçtiğimiz yıllarda ilginç oldu. Bunu çok önemsiyorum. Çünkü parti içerisinde bu mekanizmaların, her ne kadar CHP'yi bir taraftan kendi içine çok kapalı bir yapı gibi gösterse de yani kendi içerisindeki kongre ve kurultayların Türkiye'nin genel, daha makro gündemlerinden daha önemli bir mesele hâline getirdiği eleştirileri çok sık yapılır Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik, ama ben bu pratiğin partiyi canlı tutması, içerisindeki siyasi aktörlerin çeşitli biçimlerde ortaya çıkma imkanı bulabilmeleri, parti karar süreçlerinin partinin tüm kademelerinde tartışılıyor ve herkesin söz hakkının olması bu süreçlerde gibi bir hem bürokratik hem demokratik deneyimi var Cumhuriyet Halk Partisi'nin ve bunu şu anda çok daha şeffaf bir şekilde etkinliklerde, çalıştaylarda, uzman akademisyenlerin, siyasetçilerin ve partinin bütün organlarının bir araya geldiği çalışmalarla parti programının geliştirildiğini görüyoruz. Bu önemli bir süreç. Bir taraftan da Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi ve Ekrem İmamoğlu'nun bir hükümet programı hazırlığı içerisinde olduğunu biliyoruz.

Ruşen Çakır: Buradaki koordinasyon nasıl olacak? Demin Özgecan'a da bunu sordum. Şimdi parti bir program yapıyor, Ekrem İmamoğlu program yapıyor. İkisinde de birtakım ortak isimler var, Selin Sayek Böke gibi mesela. Ama niye iki tane program, niye tek bir şey yapmıyorlar? Burada iki ayrı şey yapmanın avantajlı bir durumu mu var?
Feyza Akınerdem: Tabii, parti programıyla hükümet programının ayırıcı özelliği birinin çok daha icracı olması, diğerinin aslında bir yönetim anlayışı ve ruhunu içeriyor olması. Hükümet programı biraz daha icracı ve aslında zaman içerisinde olgunlaşacak bir program olarak bakmak gerekiyor. Çünkü hükümet henüz kurulmuş bir hükümet ya da kurulması belli olan bir hükümet değil. Seçimlere hazırlanan, olası bir seçim sürecine hazırlanan bir hükümet programı hazırlığından bahsediyoruz. Parti programı ise aslında partinin kendi vizyonunu, gelecek vizyonunu ve yönetim vizyonunu anlatan daha teorik, siyasi bir metin. Hükümet programı ise siyasi ve icracı bir metin olmalı diye düşünüyorum. Dolayısıyla biri bir yönetim vizyonunu anlatırken diğeri bu vizyonun nasıl hayata geçirileceğini aslında yine katılımcı bir yöntemle adım adım açıklayacaktır. Yani partinin en azından şu anda bildiğimiz kadarıyla izleyeceği yöntem bu. Parti programı ise yine bir kurultay çerçevesinde bütün parti organları tarafından onaylanacak bir politika, genel bir üst politika metni. Hükümetler değişebilir, bu süreçlerde politikalar değişebilir. İcra programları güncel ihtiyaçlara göre yenilenebilir ama parti programı bunun yönünü, siyasetini, ana siyasetini belirleyecek. O açıdan ben bir çelişki değil, bir bütünlük görüyorum. Ortak aktörlerin olması da yani Selin Sayek Böke gibi hem parti bürokrasisini ve o işleyişi iyi tanıyan bir genel sekreter olarak hem de bir politika yapıcı olarak ikisinin ortasında durmasının da bir avantaj olduğunu düşünüyorum.

Ruşen Çakır: Burada şöyle bir husus var. Şimdi programlar, diyelim ki işin teorisi ve sonra partinin bunu pratiğe geçirmesini bekliyoruz. Yani önce bir teori yapılıyor, sonra pratik. Ama şu anda 19 Mart'tan beri yaşanan çok yoğun bir CHP pratiği var. Zaten bütün mesele de biraz oradan çıkıyor. Biz de başta onun için söyledik, yani "Mitingler dışında neler yapacak?" Şimdi ama pratik teorinin önüne geçmiş durumda. Fakat birçok eleştiri var. Deniyor ki, "Ya tamam, miting yapıyorsunuz ama..." diye bir şey söyleniyor. Bir taraftan bu pratik CHP'ye olmadığı kadar bir dinamizm kazandırıyor ve gücünü arttırıyor ama bir taraftan da teori biraz geri planda kalıyor. Ne demek istediğimi anlıyorsun. Böyle bir avantaj, dezavantaj dengesi var sanki.
Feyza Akınerdem: Aslında mitinglerin beklenmedik sonucu şu oldu: Ekrem İmamoğlu'nun cezaevine girmesinin sahada popüler desteği düşürmesi bekleniyordu çünkü Ekrem İmamoğlu’nun hem bir belediye başkanı olarak icra imkanı elinden alındı hem de sahada siyaset yapma imkanı. Onun bunu ikame edecek bir gücü olduğunu, yani arkada koskoca bir Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu, bir örgütü olduğunu, ısrarla süreci devam ettiren, siyasal süreci devam ettiren bir genel başkanı olduğunu gördük. Bu birinci kazanım bence mitinglerle. Ama tabii ki sadece mitingle geçmedi bu süreç, onu da bir kenara koymak lazım. Hukuki olarak oldukça, yani çok zorlayıcı bir süreçte parti bütün tutuklulara bir yandan destek vermeye çalıştı, ki çok sayıda, çok seviyede, çok fazla hukuki ihtiyacı olan tutuklular bunlar. Siyasetçiler var, bürokratlar var, belediye başkanları var. Her birinin geride bıraktığı belediyeler var. Buralarda yeniden meclis üzerinden belediye seçimlerinin yapılması var, oralarda icranın devam etmesi var. Çok büyük bir yükü orada sırtlandı. Diğer taraftan da aslında Türkiye'nin ana akım siyasetine komisyonla birlikte, aslında komisyon tartışmaları burada önemli, iktidar bloğunun açtığı yeni bir siyasal alan oldu. Kendileri için de aslında bir tıkanmışlık, 2024 yerel seçimleri ve daha sonra 19 Mart süreciyle birlikte bir tıkanmışlık varken bir tarafta, diğer tarafta da bu tıkanmışlığı açan ve adeta beklenmedik bir şekilde, çok hızlı bir şekilde ilerleyen bir yeni çözüm sürecine girmiş olduk. Burada da CHP bir siyasi aktör olmaktan geri adım atmadı ve komisyona girdi ve komisyona girişini de sembolik seviyede tutmuyor aslında. Burayı bir siyasi alan olarak değerlendirip komisyonun işleyişini, şekillenişini, amacını belirleyecek bir siyaset yürütmeye çalışıyor. Buradan sonra benim beklentim aslında Türkiye'nin demokratikleşmesi yönünde başka kurumsal, siyasi kurumsal müdahalelerin yapılması. Bunlardan biri komisyonsa, biri parti ve hükümet programı hazırlıklarıysa, bunun yanı sıra başka neler yapılacak? Nasıl masalar kurulacak? Nasıl bir toplumsal müzakere alanı açılacak? Ben bunu sadece barışın ya da çözüm sürecinin toplumsallaşması ve topluma anlatılması ya da toplumun oradan taleplerinin Meclis’e taşınması gibi tek hatlı bir konu değil; toplumun pek çok meselesinin, kutuplaşmaya neden olan, insanların geleceğe de yönelik kaygılarını ve negatifliğini körükleyen, ekonomik sorunları işaret eden pek çok konuda siyaset üretmesini bekliyorum. Bunlardan biri, tabii ki şu anda herkes çok anksiyete ve kaygı içerisinde, eminim ki belediyeler de öyle, ama yine de Cumhuriyet Halk Partisi şu an yerel yönetimdeki gücünü var gücüyle Türkiye ölçeğinde politika üretmek için kullanmalı. Yeni projeler, yeni icra alanları, "Ben Türkiye'yi nasıl yönetirim?"i göstereceği, elindeki en büyük icra gücü olan belediyeleri kullanması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Ekrem İmamoğlu tam da bu sayede Türkiye'de bir siyasal alan elde etti. Bu gücü, yerel yönetimlerdeki icracı gücünü kullanarak siyasal alana taşıma kapasitesini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor Cumhuriyet Halk Partisi'nin.

Ruşen Çakır: Şimdi şöyle bir şey var, CHP'nin 19 Mart sonrası oylarını arttırdığını, özellikle kararsızlardan bayağı bir oy aldığını biliyoruz. Ama birtakım araştırmalar var, sen de takip ediyorsundur. Hâlâ tam olarak AK Parti'den ve MHP'den çok fazla oy çekemiyor gibi gözüküyor. Yani belli bir miktarda var ama esas olarak daha İYİ Parti'den ve diğer partilerden ya da genç seçmenden alıyor. Ve o klasik tartışma, "Muhafazakârlar Erdoğan'la kurdukları ilişkiden ya da milliyetçiler MHP ile kurdukları ilişkiden sırf ekonomik nedenlerle, yani ülkede ekonomi iyi gitmiyor diye vazgeçer mi?" meselesi ve CHP'nin bu kesimlere ulaşıp ulaşamayacağı meselesi var. Senin özellikle bu konularda daha çok muhafazakâr kesimle ilgili çalışmalar yaptığını, saha çalışmaları yaptığını da biliyorum. Orada kırılma noktaları neler? CHP ne tür şeyleri doğru, ne tür şeyleri yanlış yapıyor?
Feyza Akınerdem: İki tane kırılma noktası var aslında, sadece ekonomi demek yanlış olur. Ekonomi ve adalet iki tane başlık. Ekonomi de adaletle çok iç içe. Sosyal adalet aslında, kaynakların doğru dağıtılmaması, insanların artık gelecek duygularını kaybetmiş olmaları... Yani sadece ekonomik zorluklar olsa bunu belki bir noktaya kadar dış satış güçleri, şuna buna bağlayarak anlatacak bir anlatı bulabilir. Bir taraftan da sosyal adaletsizlik var. Bugün tekrar 2024 verilerini gözden geçiriyordum, yerel seçim sonrası yer değiştiren seçmen araştırmamıza bakıyordum. Orada da yine bakınca hatırladığım, insanların bir tarafta bütün bu ekonomik zorlukları yaşarken AK Parti'nin ve iktidar kanadının tasarrufa gitmemesi, gösterişli olması, yerel düzeyde parti temsilcilerinin eskisi gibi devam etmesi etkili oldu 2024 seçimlerinde. Bu iki nokta önemli ve bu iki noktanın 19 Mart sonrası hem ekonomik bedellerini ödedik hem de bu, adalet duygusunu daha da fazla aşındırdı. Çünkü bütün araştırmalarda görüyoruz ki AK Parti'nin kemik seçmeni dahil olmak üzere büyük çoğunluk bu sürecin siyasi olduğunu kabul etmiş durumda. Yani herkes bunun yolsuzlukla mücadele olmadığından ya da başka bir nedenle bu davaların açılmadığından emin. Bu bir siyasi süreç. Yani en kemik AK Parti seçmeni bile Erdoğan'ın bunu rakibini yenebilmek için yaptığı bir hamle olduğunu düşünüyor. Belki bunu bir noktaya kadar meşru da görüyor olabilir ama asla içerik olarak bunun yolsuzlukla alakalı olmadığının farkındalar. Burada tutulması gereken iki alan yine dediğim gibi hem ekonomi hem adalet. Ama burada somut olarak nasıl bir gelecek vadettiğini, negatif propagandadan artık çıkıp somut olarak nasıl bir gelecek vadettiğini Özgür Özel'in yarattığı çok büyük saha gücüyle anlatması gerektiğini düşünüyorum. Mitingler kendi seçmeninde bir konsolidasyon yaratsa da mitinge gelmeyen yani miting meydanının ikinci, üçüncü sokağında penceresini kapatan, sesi çok duymayan o vatandaşa ulaşmanın tabii ki yollarını bulması gerekiyor. Şu anda bu konuda belki Türkiye tarihinde o birkaç kere Cumhuriyet Halk Partisi'nin başarabildiği oy oranlarına ulaşmış durumda. Ama hep Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin gereği bu sınırları zorlaması, çok zorlaması gerekiyor Cumhuriyet Halk Partisi'nin. Şu aşamada onu görüyoruz. MHP'de aslında daralarak şu anda belki geçici olarak sağ partilerde, küçük sağ partilerde bir yükseliş görüyoruz. AK Parti'de ise artık %30’lar sınırının da üstüne çıkamayan bir oy oranı görüyoruz. Ama gerçek bir seçim önümüzde olmadığında, hep onu söylüyorum, önümüzde gerçek bir seçim yoksa anket verilerini okumak zor oluyor. İnsanlar çok fazla fantezi cevaplar verebiliyorlar buraya. Önümüzde gerçek bir seçim olduğunda anketler nereye doğru kümelenecek ve şekillenecek, ben de merak ediyorum gerçekten.

Ruşen Çakır: Son olarak şunu sormak istiyorum. Şimdi benim gördüğüm araştırmalarda, sen de fark ediyorsundur, Ekrem İmamoğlu'nun çok büyük bir popülaritesi var. 19 Mart'tan sonra azalmadı, daha da arttı diye görüyorum. Ve yani Ekrem İmamoğlu Erdoğan'la yarışırsa kazanma ihtimali çok yüksek gözüküyor an itibarıyla. Ama biliyoruz ki Ekrem İmamoğlu'nun aday yapılmama ihtimali de hayli yüksek. Yok diploma, yok siyasi yasak vesaire. Çok kritik bir şey, aday tabii ki önemli ama CHP bugün geldiği noktada Ekrem İmamoğlu olmadan da güçlü bir adayla cumhurbaşkanlığı seçimini kazanabilecek bir noktada mı? Ne dersin?
Feyza Akınerdem: Kazanma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. AK Parti'nin kaybetme ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum. Şu anda şu koşullarda baktığımızda AK Parti'nin seçime girip de kazanabileceğini düşünmüyorum. Burada önemli olan şu, bence Cumhuriyet Halk Partisi'nin en çok dikkat etmesi gereken konu: güçlü bir lider, çok güçlü ve tekil bir lider. Bu tekillik önemli. Tekil bir lider AK Parti'nin hem kazanmasını hem de şu anda kaybetmesini sağlıyor. Çünkü Tayyip Erdoğan'ın önümüzde bir geleceği yok. Yani ‘‘Sonrasında kim gelecek?’’ sorusunun hiçbir makul ve mantıklı cevabı yok şu anda. Erdoğan aday bile olsa, bir dönem daha ‘‘bu benim son dönemim’’ vaatlerini yeniden dile getirse bile bu kendi içinde bir güven aşınmasını getirir. Ki maksimum oy alacak alabilecek olan da yine Erdoğan'dır şu anda. Ondan daha yüksek oy alabilecek hiç kimse yok AK Parti'de. Böyle bir aday da göremiyoruz AK Parti kurmayları içerisinde. CHP'de ise çoklu aktörler var şu an. Yani ihtimallerin konuşulduğu aktörler var. Burada ben şu siyasetin yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum: ‘‘Ülke yönetmek bir kadro işidir ve bizim bu kadrolarımız var. Biz sadece bir cumhurbaşkanı adayı üzerinden değil, bir kadro olarak sahaya, sahneye, yönetime geleceğiz.’’ Ve bunu çok iyi tanıtması, sadece programlarını değil kadrosunu da çok iyi tanıtması gerektiğini düşünüyorum Cumhuriyet Halk Partisi'nin. Bunun buradan bir çıkış formülü olduğunu düşünüyorum. Artık adaya kitlenen, kazanacak adaya kitlenen bir seçim siyaseti değil, yönetecek kadroya odaklanan bir seçim siyaseti yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ruşen Çakır: "Kadro" diyorsun ama yani hâlâ tam kadro görmüş değiliz. Yani CHP'nin bildiğimiz yöneticileri dışında böyle birtakım hani uzmanlar, illaki danıştıkları, ettikleri isimler vardır ama sahada görmüyoruz. Herhâlde önümüzdeki dönemde bunlar da çıkacak diye tahmin ediyorum.
Feyza Akınerdem: Evet, biraz tutuklu belediye başkanlarının profilleri insanlarda heyecan yarattı. Sosyal medyada onu gördük. "Ekrem İmamoğlu'nun kadrolarını, CHP'nin kadrolarını yeni yeni tanıyoruz, bilmiyorduk" deniyor. Bence bu iyi bir işarettir. Burada CHP'nin önümüzdeki günlerde yürüteceği siyasetin önemli bir bölümünü de buna ayırması gerektiğini düşünüyorum.



Destek olmak ister misiniz?
Doğru haber, özgün ve özgür yorum ihtiyacı
Bugün dünyada gazeteciler birer aktivist olmaya zorlanıyor. Bu durum, kutuplaşmanın alabildiğine keskin olduğu Türkiye'de daha fazla karşımıza çıkıyor. Halbuki gazeteci, elinden geldiğince, doğru haber ile özgün ve özgür yorumla toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışmalı ve bu yolla, kutuplaşmayı artırma değil azaltmayı kendine hedef edinmeli. Devamı için

Son makaleler (10)
31.08.2025 Ya CHP 19 Mart’ta teslim olsaydı?
29.08.2025 Siz Beyoğlu’nu ne sanıyorsunuz?
28.08.2025 Hâlâ iyimser miyim?
27.08.2025 Türkiye yeni çözüm sürecini niçin konuşmak istemiyor?
26.08.2025 Kötülüğün şeffaflığı
26.08.2025 Feyza Akınerdem anlattı: CHP’nin program çalışmalarının ayrıntıları
25.08.2025 Bu kavramı çok işiteceğiz: Adem-i merkeziyetçilik
24.08.2025 Devlet Bahçeli benim gibi düşünenleri tekzip etmeye devam ediyor
24.08.2025 Dindarlar ve CHP: Hiç de zor olmayan bir ilişki
23.08.2025 CHP’de “çifte liderlik” dönemi
31.08.2025 Ya CHP 19 Mart’ta teslim olsaydı?
22.09.2024 Ruşen Çakır nivîsî: Di benda hevdîtina Erdogan û Esed de
17.06.2023 Au pays du RAKI : Entretien avec François GEORGEON
21.03.2022 Ruşen Çakır: Laicism out, secularism in
19.08.2019 Erneute Amtsenthebung: Erdogans große Verzweiflung
05.05.2015 CHP-şi Goşaonuş Sthrateji: Xetselaşi Coxo Phri-Elişina Mualefeti
03.04.2015 Djihadisti I polzuyutsya globalizatsiey I stanovitsya yeyo jertvami. Polnıy test intervyu s jilem kepelem
10.03.2015 Aya Ankara Az Kobani Darse Ebrat Khahad Gereft?
08.03.2015 La esperada operación de Mosul: ¿Combatirá Ankara contra el Estado Islámico (de Irak y el Levante)?
18.07.2014 Ankarayi Miçin arevelki haşvehararı